10 Mayıs 2011 Salı

DAVRANIŞ GRAFİĞİ

Yedi Cücelerden yola çıkarak hazırladığım bu grafikle çocukların davranışlarını kontrol altına almayı amaçladım. Haftalık olarak değerlendirilmesi yapılacak olan bu grafikte çocuklar hafta boyunca nasıl davrandıklarını görebilecekler. 



Soldan başlayarak sırasıyla Tembel, Çekingen, Meraklı, Uykulu, Neşeli,Somurtkan ve Bilmiş'ten oluşan bu grafik sayesinde çocuklar davranışlarını düzene sokmaya çalışacaklar. Eğer ki bir hafta kendi isminin ( ben isim olarak ele aldım ama çocuğun resminin olması,çocuk tarafından daha kolay anlaşılacağı için çok daha iyi olur.) olduğu şekil Somurtkan'ın altındaysa bir diğer hafta yine orada olmamak ve Neşeli'nin altında olmak için  daha yapıcı, daha paylaşımcı  davranacaktır . Böylece davranış grafiğimiz de amacına ulaşmış olacaktır :)

8 Mayıs 2011 Pazar

Sevgili Anne Babalar ;

Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin danışmanlığında; M.E.B Okul Öncesi Eğitim Mevzuatı, Neş’e Erberk Anaokulu öğretmenlerinin önerileri ve anne, babaların yorumları dikkate alınarak düzenlenmiş eğitici ve eğlenceli Anaokulu dergileri ile tam bir okul öncesi eğitim veriyor. 


8 klasör içinde 96 derginin yer aldığı Anaokulu ile birlikte kelime haznesinin geliştiğini, çevresini daha iyi tanıdığını, basit şekil ve resimleri birbirinden ayırt etmeyi, sorulara cevap vermeyi adım adım öğrendiğini göreceksiniz. Ayrıca kesme, yapıştırma, çizme alıştırmaları ile sanatsal yönü ve el becerileri gelişecek.Erken eğitimin öneminin farkında olan binlerce aile çocuğuna okul öncesi eğitiminde Anaokulu dergisi ile destek oluyor. Anaokulu dergisi sayesinde onunla verimli zaman geçirip, zihinsel gelişimine destek oluyor. Siz de çocuğunuzu bu en gelişmiş okul öncesi eğitim kaynağı ile tanıştırın.

Hemen satın almak için buraya tıklayabilirsiniz :)

5 Mayıs 2011 Perşembe

Bana Seni Anlat Baba,
''Bana Seni Anlat Anne'' olur da ''Bana Seni Anlat Baba'' olmaz mı :) ?
Bana Seni Anlat Anne ile aynı şekilde hazırlanmış olan bu kitap da yine anı defteri şeklinde.
Çocuklarımız büyüdüklerinde onlara verebileceğimiz en değerli armağanımız olabilecek nitelikte olan bu kitabın içeriğine, sayfalarına buradan bakabilirsiniz :)
Bana Seni Anlat Anne;

Annemiz en değerli varlığımızdır.
Onunla geçirdiğimiz günler hiç bitmeyecekmişcesine, zamanı hoyrat kullanırız. Bu küçük anı defteri, size annenizi gözden kaçırdığınız yönleri ile tanıtacak.
Hatta bu defteri gelecek kuşaklara değerli bir armağan olarak bırakacaksınız.
Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin kitabı için defter demiş, çünkü bu kitap annelerin anı defteri olacak.. Kitabın sayfalarından örnek olarak paylaştığım sayfalara bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız :)
1.Sayfa
2.Sayfa
3.Sayfa
4.Sayfa
5.Sayfa
6.Sayfa
7.Sayfa
8.Sayfa
9.Sayfa
10.Sayfa

OKUL ÖNCESİ



Ne zaman başlamalı?
Okul öncesi eğitimden söz etmeden önce, erken uyaranın zararlarından söz etmek gerekir. Şöyle ki; nasıl henüz yürüme yeteneğini kazanmamış bir bebeği erken bastırmak yürüme sistemlerini zedelerse, zihin yapılarında henüz gelişmemiş sistemlere bir uyaran vermek de beyni zedeler. Buradan yola çıkarak öncelikle erken eğitimin ne olması gerektiği tartışılmalıdır.
Erken eğitim yazı öğretmek okumayı öğretmek bilgi yüklemek anlamında ise bu erken uyarandır. Okuma ve yazma yeteneği için gereken dikkat mekanizmaları 4. yaştan itibaren gelişmeye başlar. O da önce ses, yani hece kavramı daha sonra 6. yaştan itibaren de grafik, yani yazı kavramı kazanılır. Kaldı ki 6. yaşta pek çok çocukta fizyolojik yani doğal bir disleksik süreç görülebilir.

O halde okul öncesi eğitim ne olmalıdır?
Bunun için çocuk beyninin okul öncesi dönemde ne olduğuna bakmak gerekir. Yukarıda 0-3 yaşın kendine özgü sensori-motor dönem olduğu çocuğun ağlatılmadan yaşamsal ihtiyaçlarının giderilmesinin gerektiğinden bahsetmiştik ki, bu dönem zihin ve zeka yapıları ancak bu emniyet zemininde filizlenir.
Dört yaş çocuğu diğerlerini fark etmeye ve onların zihinlerini okumaya başlar. İşte geleceğin kendini ve diğerlerini yönetebilen yani lider bireyinin temel taşı budur. O nedenle bu dönemde aynı yaştaki çocukların YÖNETİLİP YÖNLENDİRİLMEDEN bir arada yaşayabilmelerine olanak verebiliyor olmak bu dönemdeki eğitimin esası olmalıdır.


Beş yaş çocuğuna gelince, bu dönemde beyinde gelecekteki olağanüstü şartlara adaptasyonun alt yapısı oluşmaktadır. Bu çocuklukta ortaya çıkan hayal gücüdür. Çocuğun hayal gücü ile yalan karıştırılmamalıdır. Bu dönemde dürüst olmak adına çocuğa gerçekler verilmemelidir. Bu dönemde eğitimin esasını da çocuk beyninin bu gücünü geliştirecek sistemler oluşturmalıdır. Burada istenen teknolojiye başvurulabileceği gibi çocuk dağ tepe değişik mekanlara götürülerek hayal gücünün gelişmesine katkıda bulunulabilinir.
Demek istediğim okul öncesi eğitim kağıt-kalem-bilgi döngüsünün erken yaşa çekilmesi asla değildir.
Sevgilerimle,

Prof.Dr. Sabiha Paktuna Keskin

4 Mayıs 2011 Çarşamba

5. OKUL ÖNCESİ EĞİTİMCİLER BULUŞMASI:


Seminer hakkında ki ayrıntılı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz :)
DOWN SENDROMLU AİLELER BULUŞMASI –
"HAYDİ DANS ETME SIRASI BİZDE!"
21 - 28 Ağustos 2011, Muğla, Milas, Ören



Evet biz Down Sendromluyuz, Down Sendromlu çocuklarımız var... Birbirimizin dilinden iyi anlarız. Aynı süreçlerden geçtik geçiyoruz... Yaşam acısıyla tatlısı ile bizim. Çocuklarımız için yapabileceğimiz en güzel şeylerden biri onlara ve kendimize zaman ayırmaktan geçiyor.
Hep ağlamayacağız, güleceğiz ve eğleneceğiz de... Down Sendromlu çocuklar, anne babaları ve kardeşleri için eşsiz bir deneyim gerçekleştireceğiz. Elbette uzmanlar da yanımızda olacak ama birbirimizin öğretmeni ve öğrencisi olacağız.
           Bu etkinlik kurucusu bir DS lu Ozan ULUSOY'un babası    Ali ULUSOY olan Happy Kids tarafından düzenleniyor...

Etkinlik hakkında daha ayrıntılı bilgilere, resimlere ve iletişim bilgilerine ulaşmak için buraya bakabilirsiniz :)


Okul Öncesi Eğitime Dikkat Çekmek İçin Yürüdüler >>



Kahramanmaraş 4. Eğitim Bölgesi'nde bulunan anaokulu öğrencileri, Zübeyde Hanım Anaokulu yönetiminde okul öncesi eğitimin önemine dikkat çekmek için yürüyüş yaptı.
Haberin içeriğine buradan ulaşabilirsiniz :)

29 Nisan 2011 Cuma

Hikaye Kartları >>

Çocuk Edebiyatı dersi için hazırlamış olduğum bu hikayenin ismi ''Küçük Kırmızı Balık''. Hikaye kartlarına deniz görüntüsü vermek için üst taraflarında çöp poşeti kullandım. Karakterleri beyaz kağıtlara çizip pastel boyayla boyadım. Farklı dokular olsun diye de Küçük Kırmızı Balık karakterine kırmızı pullar, ahtapot karakterine de pipo temizleyicisi yapıştırdım . Yosunlar için  grafon kağıdı , zemin kısmında da kum kullandım. İşte hikayem ;


Okyanusun derinliklerinde, masmavi suların içinde yaşayan küçük kırmızı bir balık varmış. Yaşadığı yerden çok sıkılan bu küçük kırmızı balık her gün annesine ‘’anneciğim ben artık okyanusun diğer ucunu görmek istiyorum, orada farklı balıklarla tanışmak, başka yerlere gitmek istiyorum’’ dermiş. Annesi de ona bunun tehlikeli olduğunu, ona zarar verebilecek başka canlıların var olduğunu söylermiş. Ama yine de Küçük Kırmızı Balık hep okyanusun diğer ucuna gitmek istermiş.


Günlerden bir gün Küçük Kırmızı Balık mavi sularda dolaşırken bir grup denizyıldızının konuşmalarını duymuş. Aralarından bir tanesi okyanusun diğer ucunda gördüklerini anlatıyormuş. Orada rengarenk mercanların, denizatlarının, istiridyelerin olduğundan bahsediyormuş. Zaten başka yerleri görmeyi çok isteyen Küçük Kırmızı Balık o anda kararını vermiş. Evet, evet.. O da tıpkı denizyıldızı gibi okyanusun diğer ucuna gidecekmiş. Ve hiç kimseye haber vermeden hayallerinin peşinden gitmeye başlamış.


Henüz çok uzaklaşmamışken yolda Bayan Yengeç ile karşılaşmış. Bayan Yengeç ona ‘’ Nereye gidiyorsun Kırmızı Balık? ‘’ diye sormuş. Annesine haber vermesinden korkan Küçük Kırmızı Balık Bayan Yengeç’e ‘’ Hiiç, hiçbir yere, sadece buralarda dolaşıyorum’’ demiş. Bayan Yengeç ise ‘’ sakın çok uzaklaşma, çünkü tehlikelere karşı kendini koruyamayacak kadar  çok küçüksün’’ diyerek onu uyarmış. ‘’Ne olabilir ki ‘’ demiş Küçük Kırmızı Balık kendi kendine Sadece o çok merak ettiği yerleri görüp yine geri dönecekmiş. Bunları düşünerek yüzmüş, yüzmüş, yüzmüş..


O kadar çok yüzmüş ki birazcık dinlenmek için bir kayaya yaslanmışken karşıdan gelen köpekbalığını fark etmiş. Köpekbalığı çok büyümüş. O kadar çok korkmuş ki Küçük Kırmızı Balık hemen kayanın arkasına saklanmış. Ne yapacağını bilmez halde etrafına bakınırken bir el uzanmış ona yardım etmek için.


Bu Bay Ahtapotmuş. Bay Ahtapot saklanması için yardı metmiş Küçük Kırmızı Balığa. Köpekbalığı tehlikesi geçtikten sonra da ‘’ Tek başına nereye gidiyorsun ufaklık?’’ diye sormuş. Küçük Kırmızı Balıkta ‘’ ben okyanusun diğer ucuna gitmek istiyorum, fakat annem buna izin vermiyor, bu yüzden ben de anneme haber vermeden buraya kadar geldim’’ demiş. Bunun üzerinde Bay Ahtapot küçük kırmızı Balık’ a bu yaptığının çok yanlış olduğunu, annesinin onu çok merak edeceğini, bu yüzden de eve geri dönmesi gerektiğini söylemiş. Zaten köpekbalığından çok korkan Küçük Kırmızı Balık ta hatasını anlamış ve eve geri dönmeyi kabul etmiş. Bay Ahtapotla birlikte yaşadığı yere doğru yüzmeye başlamışlar.


Eve geldiklerinde annesinin çok üzgün olduğunu gören Küçük Kırmızı Balık hemen annesinin yanına gitmiş. Annesi Küçük Kırmızı Balık’a ‘’ Senin için çok endişelendim küçük balığım, bir daha asla bana haber vermeden hiçbir yere gitmemelisin’’ demiş. Küçük Kırmızı Balıkta ‘’ Özür dilerim anneciğim, sana haber vermedim, ama bir daha sana haber vermeden hiçbir yere gitmeyeceğim’’ demiş. Sonra da Bay Ahtapota dönmüş ve ‘’ Beni tehlikelerden koruyup evime geri getirdiğin için çok teşekkür ederim’’ demiş. Bay Ahtapotla vedalaşıp annesiyle birlikte mutlu hayatına devam etmiş..




28 Nisan 2011 Perşembe

Eşleştirme Kartları >>

4 yaş grubuna yönelik olarak ve aynı zamanda bilişsel alanın ; algıladıklarını hatırlayabilme, varlıkları çeşitli özelliklerine göre eşleştirebilme gibi amaçlarına cevap vermek üzere hazırlamış olduğum bu eşleştirme kartları,   çocukların hem bilişsel gelişimlerine katkıda bulunurken hem de şekilleri eğlenceli bir şekilde öğrenmelerine olanak sağlıyor.



Hazırlamış olduğum bu eşleştirme kartlarını  bir mukavva,karton vs. üzerine, 3x3 şeklinde düzenleyip, eşleştirmek için de aynılarından  birer tane daha hazırlayıp siz de bir eğitsel materyal elde edebilirsiniz :)

26 Nisan 2011 Salı

Okul öncesi öğretmenlerinin oluşturduğu sitelerden birinde gördüm bu modeli.Kaloriferler, elektrikli ısıtıcılar derken sobaların çoktan unutulduğu bu zamanda  sobayı tanıma fırsatı olmayan çocuklar için hazırlanmış  çok güzel bir çalışma olmuş.Gerçeğe tamamen uygun olarak hazırlandığı için çocukların soba hakkında fikir sahibi olmalarına olanak sağlayan bu modelin titiz bir çalışma sonucu olduğu belli:)Yapanların ellerine sağlık diyorum .Ayrıca üzerindeki patlak mısırlar da çok lezzetli görünüyor :)

20 Nisan 2011 Çarşamba

''Annelik Deneyimlerim''

Yazar ''Annelik Deneyimlerim'' de genişlemeyi planlayan her aileye yardımcı olmak amacıyla; üzülmeden, gerilmeden, hatta kahkahalarla çocuk büyütmek isteyenlere, üç çocuğumuzu yetiştirirken edindiği deneyimleri anlatıyor..


 Tek çocuk, kardeş kıskançlığı, çalışan anneler, babadan beklenenler, akrabaların önemi ve daha birçok konuya değindiği bu kitapta, sadece kendi yaşadıklarına yer veriyor..


Kitap hakkında ki ayrıntılı bilgilere buradan ulaşabilirsiniz :)

HAFIZA OYUNU

Hafıza oyununda amaç hepimizin bildiği gibi benzer şekilleri bulabilmektir. Aşağıda Okul Öncesi Dönem matematik etkinliklerinde kullanılmak üzere rakamlarla hazırlamış olduğum hafıza oyunu kartları bulunmaktadır. Bu oyun sayesinde çocuklar hem eğlenirlerken hem de öğrenmiş oldukları rakamları pekiştirme imkanı bulabilirler.
Oyun kartlarının hazırlanışı da çok basit ; Ben kartondan hazırladım ve daha sağlam olması için kenarlarına renkli bantlardan çerçeve yaptım. İsteğe göre mukavva vb. materyallerle de hazırlanabilir.


Hazırladığım  eğitici materyalin fotoğrafları ;



13 Nisan 2011 Çarşamba

Bebek için gerekli ilk oyuncaklar..


Bebek dünyaya geldiği ilk andan itibaren anne ile iletişime geçer. Annenin sonsuz sevgisini hisseden bebek daha sağlıklı bir gelişim gösterir. Bebeğin gelişimi;  sevgi ve ilgiyle beslenirken oyuncaklar da bu sürece katılmalıdır.

İlk oyuncaklar neler olmalıdır?

Sallanan oyuncaklar: İlk ay oyuncağının göz hizasında olması çok önemlidir.  Sallanan renkli oyuncaklar seçebilirsiniz. Başlangıçta bebek bu oyuncağa bir süre ilgisiz kalsa da dış dünyaya uyum sağladıkça ilgisi artacaktır.  Bu tip oyuncaklar bebeğin algısını güçlendirerek çevresini daha çok fark etmesine yardımcı olacaktır.
Sallanan oyuncak ve objeyi aralıklarla değiştirin. Bu değişimi fark edecektir.

Renkli oyuncaklar: Sallanan objelerin canlı renklerde seçilmesi önemlidir.  Kırmızı, mavi, yeşil renklerde olabilir. Parlak renkli oyuncaklar da olabilir. Yatağan yakın çevresine de bu renkli oyuncakları yerleştirebilirsiniz. Diğer aylarda başını hareket ettirmeye başladıkça bu oyuncaklar da dikkatini çekmeye başlayacaktır.

Sesli oyuncaklar: Bebeğin  çevresinin farkında olmasını sağlamak için oyuncaklar bebeğin duyularına hitap etmelidir. İşitme duyusunu güçlendirecek müzikli dönenceler   ilk ayda çok  yararlıdır. Bu oyuncak ; bebeğin farklı sesleri de fark etmesini sağlayacaktır. Bir müzik kutusu, CD çalar da işe yarayabilir.  Özellikle de uykuya geçiş zamanlarında çalacağınız müzikler onu rahatlatarak daha sakin ve huzurlu bir şekilde uykuya dalmasını sağlayacaktır.

Anne /  Baba da ilk ay oyuncaklarıdır. Dokunulmak bebeğin sevildiğini, değer verildiğini ona hissettirir. Güven duygusu kazandırır. Yüzünüz ve gülüşünüz onun için en eğlenceli oyuncaktır. Yüzünüzü ona yaklaştırın ve sesli bir şekilde gülümsemeye başlayın. Onu sevdiğinizi söyleyin. Şarkılar, ninniler söylediğinizde sizi dikkatlice dinlediğini, her yaklaştığınızda heyecanlandığını fark edeceksiniz. Onunla ne kadar çok konuşursanız o kadar çok uyaran alır. Sizinle iletişimi artar ve annesi olduğunuzu daha çok fark eder.


Oyuncaklar; bebeklik döneminde çok önemlidir. Bebeğin tüm duyuları için uyaran görevindedir. Dış dünyayı daha çok algılamasına, görsel ve işitsel dikkatinin artmasına olanak sağlar. Bebeğin diğer aylarda göstereceği gelişim aşamaları için bir temel oluşturulmasına yardımcı olur.
Çevresinin daha çok farkında olan bebek; çevresi ile daha fazla iletişim kurar, güven duygusu gelişir ve mutlu bir çocuk olmanın temellerini atmış olur.

Psikolog Eda Gökduman
www.edagokduman.com

10 Nisan 2011 Pazar

SEVGİLİ ANNE BABALAR;

Radyolardaki eğitime yönelik hazırlanan programlar çocuklarımızı eğlendirirken aynı zamanda da onların iyi bir dinleyici olmalarına olanak sağlar. Bu nedenle sizler için birkaç radyo programı önerim var;


(1)
Programın Adı      : Pembe Mavi
Programın Saati    : 10:30
Programın Günü   : Cumartesi
Progmanın Kanalı : Moral Fm


Programın İçeriği  :  Bu program çocukların dünyasına seslenen, sevimli, neşeli, renkli ve komik bir program. Programın sunucusu Fatma Beyza Tütüncüoğlu, çocuklarla çocuk olup, çocukların rengarenk dünyasının kapılarını çocuklarla birlikte aralayan bir program hazırlamakta. İçeriğinde masallar, şarkılar, bilmeceler ve eğlenceli sohbetlere yer verilen bu program her Cumartesi Moral Fm'de.


(2)
Programın Adı      : Söz Küçüğün
Programın Saati    : 10:05
Programın Günü   : Cumartesi-Pazar
Progmanın Kanalı : Trt Fm-Radyo 1

Programın İçeriği  :  Bu program her ne kadar 7-14 yaş grubu çocuklar için hazırlanmış olsa da, program içerisinde konuşulan konuların okul öncesi dönemdeki 6 yaş çocuğunun da ilgisini çekebileceğini düşünüyorum. Programı Trt Çocuk Kulübü üyeleri sunmakta ve canlı olarak yayınlandığı için, dinleyici grubundaki çocukların da programa konuk olarak katılımı sağlanmaktadır. Böylece o gün programdaki sohbete dinleyicilerde ortak edilmektedir.

(3)
Programın Adı      : Çocuk Ve Aile
Programın Saati    : 14:05
Programın Günü   : Pazartesi
Progmanın Kanalı :Moral Fm

Programın İçeriği  :  Hayatın en önemli sorumluluğu annelik ve babalıktır. Ve bazen anne babalar çocukları için en iyiyi yapmaya çalışırken bazen sorunlarla karşılaşabilmektedirler. Bu programda da sunucu Selahaddin Kocaarslan dinleyicilerden gelen soruları soruyor, Uzman Psikolog Berrin Göncü Işıkoğlu ise çözüm önerileri sunuyor.






23 Şubat 2011 Çarşamba

TEMA “Minik Eller Toprağa Projesi” Toplantısı


Proje ile ilgili açıklama ve bilgilere  
http://ooegm.meb.gov.tr/tema.pdf  adresinden ulaşabilirsiniz :)



ÖĞRETMENLERE BİRKAÇ ÖNERİ;

  •  Konuşmaya başlarken, sınıfı veya muhatap aldığımız öğrenciyi överek ve takdir ederek söze başlayalım..
  • Öğrencilerimize sevgi ile dokunalım, zaman zaman da yanaklarına öpücükler konduralım..
  • Konuşmalarımızda; tembel, işe yaramaz, senden adam olmaz! gibi olumsuzluk ifade eden kelimeleri kesinlikle kullanmayalım..
  • Kendimizi sürekli olarak; aferin, daha iyi olacak, başaracaksın, gözlerin ne kadar güzel, sizinle gurur duyuyorum.. gibi teşvik edici, onurlandırıcı ve güven duygusu verecek ifadeler kullanmaya zorlayalım :)
  • Öğrencilerinizin yanlışlarını, yüzlerine vurmadan, dolaylı yollardan anlatalım. Her insanın yanlış yapabildiğini, zaman zaman bizlerin de hatalar yaptığını çekinmeden söyleyelim. Yapılan yanlışlıkların kolayca düzeltilebilir olduğunu anlatıp, onları yüreklendirelim ve hayata karşı cesaretlendirelim..
  • Doğrudan emir vermek yerine, soru yönelterek, yapması gerekeni kendisine bulduralım..
  • Bırakalım çocuklar konuşsun!.. Kendilerini ifade edebildikleri sürece, her alanda daha çok geliştiklerini göreceğiz..
  • Gördüğümüz en küçük bir gelişmede, beğenimizi içtenlikle ifade edip, övgü yağmuruna tutalım.
  • Önerdiğimiz işi seve seve yapmaları için onlara sorumluluklar verelim.. Çocuk, biz istediğimiz için değil, kendi sorumluluğunun gereği olarak o işi yaptığını bilirse doğruya yönelir..
  • Çocuklara iyi sıfatlar verdiğimizde, bu sıfatlara yaraşır olmaya çalıştıklarını göreceğiz.

22 Şubat 2011 Salı

ÇOCUK NE YAŞIYORSA ONU ÖĞRENİR

Eğer bir çocuk
sürekli eleştirilmişse, kınama ve ayıplamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk
kin ortamında büyümüşse, kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk
alay edip aşağılanmışsa, sıkılıp, utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk
utanç duygusuyla eğitilmişse, kendini suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk
hoşgörüyle yetiştirilmişse, sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk 
desteklenip yüreklendirilmişse,kendine güven duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk
övülmüş ve beğenilmişse, takdir etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk
hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, adil olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk
güven ortamı içinde yetişmişse, inançlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk
kabul ve onay görmüşse, kendini sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk
aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.

Dorothy Low Nolte-Çeviri,D.Cüceloğlu